1 Ocak 2013 Salı

Reklamlarınızı Alalım


Arkadaşlar artık blogumda 4 adet 125x125 ölçülerinde ve 1 adet 480x60 ölçülerinde reklam yerleri bulunmaktadır.
Reklamlarını vermek isteyenler;

1-)Sıralamanız hiç önemli değildir.
2-)Sadece warez ve adult siteler kabul edilmeyecektir.
3-)125x125 reklam yeri 3 aylık 15 tl 6 aylık 25 tl'dir.
4-)480x60 reklam yeri   3 aylık 20 tl 6 aylık 35 tl'dir.


Mutlaka İzle-2012 Yılının En Sakarları


30 Aralık 2012 Pazar

Tarihte Bugün


Cezayir Seçimlerinde FİS Lider Çıktı ‘’İktidar Olamadı’’ (1991)
Cezayir’de 1989’da çok partili sisteme geçilmesinin ardından yapılan ilk genel seçimlerin birinci tur sonuçları 30 Aralık 1991’de açıklandı. Açıklanan sonuçlara göre İslami Kurtuluş Cephesi (FİS) büyük başarı elde etti. Seçimlerin ikinci turu yapılamadı çünkü ülkede darbe oldu ve FİS üyelerinin birçoğu tutuklanarak hapse atıldı. Cezayir’de bir iç savaş süreci başladı.
GÜNÜN ÖNEMLİ OLAYLARI
Yavuz Sultan Selim Kudüs’e Geldi (1517)
Yavuz Sultan Selim Suriye ve Filistin bölgelerini tam anlamıyla kontrol altına aldıktan sonra nihai hedefi olan Mısır’a doğru yola çıktı. Şam’dan 15 Aralık’ta ayrıldı ve 30 Aralık 1516’da Kudüs’e geldi. Kudüs’te onun şerefine 12000 kandille aydınlatılan Mescid-i Aksa’yı ziyaret ederek iki rek’at hacet namazı kıldı. O geceyi Kudüs’te geçirdi ve ertesi gün Gazze’ye doğru yola çıktı.
Gülhane Askeri Tıp Okulu Açıldı (1898)
Eğitime büyük önem veren Sultan II.Abdülhamit askeri tıp okullarını da bir düzene sokmak istedi. Bu amaçla Almanya ile bir sözleşme imzalanarak Almanya’dan bu konunun uzmanı bilim adamları getirildi.Alman profesör Robert Rieder İstanbul’a geldi.Sarayburnu’nda yer alan eski Gülhane Rüştiyesi tadilattan geçirildi ve hastaneye dönüştürüldü.İçerisi Almanya’da getirilen modern araç gereçler ile donatıldı ve 30 Aralık 1898’de o zamanki ismiyle Gülhane Tababet-i Askeriye Tatbikat Mektebi ve Seriyatı olarak hizmete açıldı. Burada askeri hekimlere ihtisas ve idare eğitimi verilecek ve ayrıca ordunun ihtiyacı olan hastabakıcı yetiştirilecekti.
II.Yozgat Ayaklanması Sona Erdi (1920)
Yozgat’taki Çapanoğlu isyanı bastırılmıştı. Yakalanan bazı asiler affedilmeleri karşılığında kurulan 500 kişilik Akdağmadeni alayına katılarak batı cephesine gitmek için yola çıkmışlardı. Ancak bunlardan 50 kadarı bu alaydan ayrılarak tekrar isyan çıkardılar. Akdağmadeni civarında asiler üzerlerine gönderilen kuvvetlere yenildiler ve böylece 30 Aralık 1920’de tamamen ortadan kaldırıldılar.
Demirci Mehmet Efe İsyanı Sona Erdi (1920)
Batı cephesinin Çerkez Ethem’den sonraki en önemli Kuva-i Milliyecisidir. Düzenli orduya katılma kararını kabul etmedi üzerine Albay Refet Bey gönderildi. Sonunda Demirci Mehmet Efe ile görüşmeyi başaran Yüzbaşı Nuri Bey onu 30 Aralık 1930’da isyandan vazgeçirdi ve teslim olmaya ikna etti
Cezayir’de Katliam Yapıldı (1997)
Cezayir’de bazı silahlı kişiler dört köyde 30 Aralık 1997 günü katliam yaparak yaklaşık 400 kişiyi katlettiler. İlginç olan katliamların gerçekleştiği yerlerin kışla bölgelerinde olması ve sorumluların herhangi bir takibata uğramamasıdır.
Saddam Hüseyin İdam Edildi (2006)
Irak’ın devrik devlet başkanı Saddam Hüseyin 1982’de Duceyl köyünde 148 Şii köylüyü öldürmekten idamcezasına çarptırıldı ve 30 Aralık 2006 tarihinde asılarak idam edildi.
GÜNÜN DİĞER ÖNEMLİ OLAYLARI
1916- Rusya Çarlık ailesini nüfuzu altına alan Gregoriy Rasputin, soylular tarafından öldürüldü.
1922- Sovyet Rusya, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği adını aldı.
1947- Romanya Kralı Michael, Sovyet destekli komünistler tarafından görevinden çekilmeye zorlandı. Tüm Doğu Avrupa komünist kontrolü altına geçti.
1948- Politikacı Rıza Tevfik (Bölükbaşı) 80 yaşında İstanbul’da öldü. Rıza Tevfik, 1920’de Damat Ferit Paşa hükümetinin temsilcisi sıfatıyla Sevr Antlaşması’nı imzalayan delegelerden biriydi.
1993- İsrail ile Vatikan, birbirlerini karşılıklı olarak tanıma kararı aldı.
1993- Cumhuriyet Senatosu başkanlarından, Çalışma ve Dışişleri eski bakanlarından İhsan Sabri Çağlayangil 85 yaşında Ankara’da vefat etti.
1999- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, idama mahkum edilen terör örgütünün elebaşıAbdullah Öcalan’ın karar düzeltme istemini reddetti. Davada, iç hukuk yollarının tamamlanmasıyla, dosya Adalet Bakanlığına gönderildi.

26 Aralık 2012 Çarşamba

Yeni Sürümü Yayınlanan Youlike Sosyal Ağ Modeline Yaklaştı


Ersan Özer’in “ Sana benzeyenleri bul ” mantığıyla hayata geçirdiği YouLike, Temmuz ayında kullanıcılarla buluşmuştu. Betadan sonra ilk sürümü yayınlanan YouLike ‘ın yeni sürümü de dün gece itibariyle kullanıma açıldı.
Ersan Özer’in Twitter üzerinden duyurduğu yeni sürümünde yeniliklerin daha çok tasarım ağırlıklı olduğunu görüyoruz. Ancak önceki sürümlere göre hatırı sayılır yeni özelliklerin geldiğini de paylaşalım.
Dikkatimizi çeken ilk özellikler arasında kullanıcılardan artık gerçek isimler isteniyor olması. YouLike takipçilerinin yakından bildiği üzere daha önceki sürümlerde kullanıcılardan ‘ username ‘ yani kullanıcı isteniyordu. Yeni sürümüyle bu özellik artık sonlanmış durumda. Bu noktada takma isim kullanan YouLike kullanıcılarının gerçek isim alabilmesi için elini biraz çabuk tutması gerekiyor.
Değinmek istediğimiz diğer bir konuysa tasarım. Yeni sürüm YouLike’ta fotoğrafların daha fazla ön plana çıktığı görüyoruz. Hem ana sayfada hem de profil fotoğraflarında daha büyük görsel alanlar kullanılıyor. Daha büyük profil fotoğraflarının yanı sıra ‘ sevilen ‘ ve ‘ sevilmeyenler ‘de de daha büyük görseller kullanılıyor.

Öte yandan kullanıcılara özel alan adları da yeni YouLike’ta gördüğümüz özellikler arasında. Gerçek adlarıyla giriş yapan kullanıcılar kendi adlarına özel URL’lere sahip olabilecek. Örneğin, YouLike.com/ersan gibi.
Ancak asıl dikkat çeken konu bir ‘dating’ yani arkadaşlık sitesi olarak yola çıkan YouLike’ın strateji değiştiriyor olması. Ersan Özer bunu hem kendi blogunda kaleme aldığı yazılardan hem de Twitter üzerinden paylaştıklarından gördüğümüz üzere YouLike yoluna sosyal ağ olarak devam etmek istiyor.
YouLike’a gelen yeni özelliklerin platformu, bir sosyal ağa yaklaştırma çabası olduğunu ifade edebiliriz. Özellikle kullanıcıların gerçek isimlerle giriş yapabilmesi bu çabayı oldukça net bir şekilde kanıtlıyor. Hatta Ersan Özer, artık arkadaşlık sitesi havasının tamamen kalktığını söylüyor.
Bizimde gördüğümüz üzere gerek kullanım arayüzü gerekse özellikler bakımından Temmuz ayında açılan YouLike ile yeni sürümü yayınlanan YouLike arasında ciddi bir fark var. Ersan Özer’in de dediği gibi YouLike’ta artık arkadaşlık sitesi havası tamamen değişmişe benziyor. Platforumun arkadaşlık sitesinden daha çok sosyal ağ sitelerine benzediğini söylemek mümkün.

YOULİKE SAYFAM :  http://youlike.com/fatihcetin

RedHack ve Anonymous Buzdağının Görünen Ucu


Siber alanda güvenlik açıkları araştırması ve istihbaratı alanında hizmet veren ilk Türk şirketi olan SignalSec uyardı: Türkiye’nin sanayi ve enerji şirketleri siber saldırılara karşı hazırlıksız. RedHack ve Anonymous saldırıları buz dağının sadece görünen ucu.
Bireysel ve kurumsal bilgilerin hızla dijital platforma taşındığı günümüzde, siber tehditler de artıyor. Küresel alanda 2010’dan itibaren giderek artan siber savaşlar, devletleri hedef alan kötü amaçlı yazılımlar ve casusluk eylemleri, sadece birey ve kurumları değil, devletlerin kendisini tehdit ediyor.
Türkiye, özel sektör ve devlet kurumları olmak üzere son hızla dijital dünyanın yeniliklerine adapte olmaya çalışıyor. Peki, küresel hacker örgütlerine, yurt içi ve dışından gelecek casusluk ve sabotaj amaçlı eylemlere ne kadar hazırlıklıyız?
Anonymous gibi hacker örgütlerin ve Stuxnet gibi kötü amaçlı yazılımların kurbanı olmamak için, siber dünyayı tanımamız gerekiyor. Türkiye’de güvenlik açıkları araştırması ve istihbaratı üzerinde çalışan tek şirket olan SignalSec’in kurucusu Celil Ünüver, siber dünyanın içerdiği birçok tehdidi ve dikkat edilmesi gerekenleri ntvmsnbc’ye anlattı. Ünüver, ‘Ortadoğu'da liderliğe oynayan Türkiye’nin siber saldırılarla karşılaşacağını söylemek için kahin olmak gerekmez’ ifadesini kullandı.

Altı yıldır bilgi güvenliği sektöründe yer alıyorsun. Bu alandaki çalışmalarından kısaca bahseder misin?
Bilgi güvenliğinin çeşitli alt dallarında çalışmalar yapan bir güvenliği araştırmacısıyım. Özellikle uygulama güvenliği, güvenlik açıkları istismarı, mobil güvenlik ve SCADA güvenliği üzerine yaptığım teknik çalışmalar bulunmakta. Adobe, IBM, MicrosoftHTC gibi bir çok büyük üreticilerin yazılımlarında keşfettiğim zafiyetler sonrası çeşitli global firmalara siber tehdit istihbarat sağlayıcısı ve güvenlik araştırmacısı olarak hizmet verdim. 2011 yılı itibariyle Türkiye'de ofansif ve ileri seviye bilgi güvenliği çalışmaları yapma amacıyla SignalSEC'i kurdum.
00SignalSec çok yeni bir şirket olmasına rağmen yazılım paketi sunuyor, eğitim veriyor, makaleler yayımlıyor ve PR etkinlikleri gerçekleştiriyor. Bu kadar sosyal ve üretken bir altyapı nasıl kurdunuz? Ekibinizden biraz bahseder misin?**
Yeni bir şirket olmamıza rağmen ekibimiz sektörde yazılım ve güvenlik gibi alanlarda kendini geliştirmiş ve kanıtlamış arkadaşlardan oluşuyor.
Ekip arkadaşlarımızla yerel bilgi güvenliği camiasına katkı sağlamak, gelişmesine destek olmak amacıyla yola çıktığımız için "üretme" odaklı çalışıyoruz. Bu doğrultuda bugüne kadar hem çeşitli makaleler, ücretsiz güvenlik yazılımları yayınladık, hem de yurtdışında önemli güvenlik konferanslarında ülkemizi temsil ettik. Ayrıca Türkiye'nin ilk ve tek uluslararası hacker konferansı NOPcon'u düzenleyerek, alanında uzman yabancı güvenlik uzmanlarını bilgi güvenliği sektörü çalışanları ve meraklılarıyla ücretsiz buluşturduk.
'Sanal dünyanın Robin Hood'u'
Windows Mobile işletim sisteminde keşfettiğin açık uluslararası alanda da tanınmanı sağladı. Sence bugün siber dünyanın güvenlik alanındaki en büyük sıkıntısı ne? Kötü amaçlı yazılımların saldırısı olmadan gelişmek mümkün değil mi?
Güvenlik bir kısır döngüden ibaret diyebilirim. Kötü taraf olmadan gelişim sağlanamaz. Önlemler arttıkça, saldırılar da artacak. Güvenlik uzmanları önlem ve koruma mekanizmaları geliştirirken, hacker’lar bu mekanizmalar için bypass yöntemleri geliştirecek. Ancak bu kısır döngü her seferinde güvenliğin bir adım daha ileriye gitmesini sağlayacak ve siber saldırılar gerçekleştirilmesi daha karmaşık, zor hale gelecek.
SignalSec anladığım kadarıyla başta sanayi kuruluşları ve tesislerine güvenlik hizmeti sunmayı amaçlıyor. Sence Türkiye Stuxnet veya Flame gibi virüslere karşı ne kadar dayanıklı? SignalSec bu konuda Türkiye'ye ne sunabilir?
SCADA güvenliği de çalışma yaptığımız ve uzman olduğumuz bir alan. Çeşitli SCADA yazılımlarında bulduğumuz güvenlik açıklarının, ABD Ulusal Güvenlik Bakanlığına bağlı US-CERT kurumu ile koordineli çalışarak yamanmasını sağladık.
SCADA sistemler güvenlik ön planda tutulmadan kodlanmış yazılımlardan oluşuyor. Çünkü Stuxnet vakasına kadar bu yazılımları hedef alan herhangi bir saldırı yoktu. Ayrıca bu sistemlerin sürekliliği ön planda olduğu için yama ve güncelleme yapmak pek kolay değil. Doğal olarak Türkiye'deki enerji ve sanayi kurumları da diğer ülkeler gibi bu saldırılara açık durumda.
Örneğin 2011 yılında incelediğimiz IGSS SCADA yazılımı, güvenlik açığını keşfettiğimiz ve gerekli kurumlara bildirerek yamanmasını sağladığımız yazılımlardan biriydi. Bu yazılım dünya genelinde 50 ülkede 28000 endüstriyel sistemde kullanılıyordu. Çek Cumhuriyeti Doğalgaz Dağıtım sistemleri de bu yazılımı kullanan kurumlar arasındaydı.
Bu yazılımda keşfettiğimiz güvenlik açığı, kötü bir amaçla profesyonel bir şekilde kullanılsaydı Çek Cumhuriyeti'nin doğal gaz altyapısını kesintiye uğratabilirdi. Benzer saldırı senaryoları bir ülkenin elektrik, trafik, ulaşım gibi birçok altyapı sistemine uygulanabilir.
Hali hazırda bizimle iletişime geçen çeşitli yabancı kurumlara SCADA güvenliği için denetim yazılımları sağlıyoruz ve sistemlerini tehdit eden güvenlik açıkları için erken uyarı/istihbarat hizmeti sunuyoruz. Türkiye'deki kurumlar da konunun önemini kavradığında benzer hizmetleri verebiliriz.
Siber güvenlik alanında Batı dünyası ve Türkiye arasında nasıl farklılıklar var? SignalSec olarak elinizde belli rakamlar var mı?
Öncelikle Türkiye'de siber güvenlik alanında Ar-Ge faaliyeti yapan firma sayısı çok az. Firmalar yerli ürün geliştirmektense, yabancı ürünlerin distribütörü, bayisi olmayı tercih ediyor. Siber güvenlik stratejik bir sektör, geliştirilen her güvenlik yazılımının stratejik bir amacı olabilir.
Devlet son zamanlarda siber güvenliğe önem verse de henüz yeterli çalışma ve destek olduğunu söylemek zor. Sektörün büyümesi için devletin desteği şart. Örneğin ABD hükümeti, Ulusal Güvenlik Bakanlığına, 2013 yılında sadece siber güvenlik çalışmaları için 769 milyon dolarlık bir bütçe ayırdı. Amerikan kamu kurumlarının siber güvenlik için 2015 yılına kadar 10 trilyon dolar harcayacağı hesaplanıyor.
Batı dünyası aynı zamanda devletin siber güvenlik faaliyetlerini özel sektörle iş birliği içinde gerçekleştiriyor. Bütün faaliyetleri tek bir devlet kurumuna yüklemek gibi hatalarda bulunmuyor.
Devlet kurumları yakın dönemde RedHack ve Anonymous'un çok sayıda siber saldırısına uğradı. Dünyada ise ABD başta olmak üzere en güçlü kurumlar bile hacker'lara karşı çaresiz kaldı. Onlarda olup da devletler de olmayan yetenek ne?
Güvenlik uzmanları bu işi meslek olarak yapıyor ve belli bir süreden sonra çeşitli sosyal, psikolojik etkenlerden dolayı hacker bakış açılarını maalesef kaybediyorlar. Hacker’ların ise en başta mesai saati gibi bir kavramları yok. Bir sistemin güvenlik açığını mesai saatleri diliminde aramak yerine gerekirse 7/24 yoğunlaşabiliyorlar. Ayrıca güvenlik uzmanlarının genelde tek motivasyonu para iken, hackerların şöhret, siyasi ideoloji ve ego gibi birçok ek motivasyonu var.
RedHack ve Anonymous saldırıları buz dağının sadece görünen ucu. Arka planda çeşitli devletlerin, istihbarat kurumlarının gizlice gerçekleştirdiği siber espiyonaj faaliyetleri olabilir. Yabancı devletler tarafından gerçekleştirilen siber espiyonaj çalışmaları ülkeler için daha büyük bir problem oluşturuyor.
'ABD kınamasaydı, Redhack hesabı kapatılmazdı'
Hacker'ların aynı zamanda yazılım geliştiricileri olduğu çok belli. Anonymous gibi bir örgütte devletler veya özel şirketler için çalışan çok sayıda güvenlik yazılımcısı yer alıyor olabilir mi?
Anonymous, hacktivist ve ideolojik bir grup olduğu için aynı ideolojiye, fikirlere sahip çeşitli kurum çalışanları da bu tarz oluşumlarda yer alıyor olabilir.
Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de mobil cihaz kullanımı son sürat artıyor. Ancak birçok kullanıcı güvenlik yazılımı kullanmıyor. Bu alanda ne gibi riskler yatıyor? Sizin çalışmalarınız neler?
Özellikle Android telefonları hedef alan zararlı yazılım sayısı çok fazla. 2011 yılından 2012 yılına kadar Android telefonları tehdit eden zararlı yazılım sayısında artış yüzde 580 civarında. Bu zararlı yazılımlar bazen online bankacılık işlemlerinde telefonunuza gelen tek kullanım şifreleri çalmakta, bazen çeşitli yurtdışı numaralara sizden habersiz SMS gönderip, pahalı aramalar yapmakta.
Telefonuna zararlı yazılım bulaşan bir kullanıcı boş bir banka hesabı ya da kabarık bir telefon faturası ile karşılaşabilir.
Kullanıcılar mutlaka bir mobil güvenlik ürünü kullanmalılar. Android sistemler için geliştirmeye başladığımız bir mobil güvenlik yazılımını 2013 yılında kullanıcılara ücretsiz sunmayı planlıyoruz.
Müfit Yılmaz Gökmen / Ntvmsnbc

25 Aralık 2012 Salı

Türkiye Sosyal Ağlarda 5. Sırada


Araştırma şirketi comScore, Güney Amerika’daki kullanıcıların sosyal ağlarla olan etkileşimini mercek altına alan son raporunu yayınladı. Kasım ayı verilerini kapsayan raporda ilginç sonuçlar yer alırken, Türkiye’nin sosyal ağlarda en çok vakit harcanan ülkelerden biri olduğu ortaya çıktı.
Rapora göre Arjantin ve Brezilya, Kasım ayında ziyaretçi başına ortalama yaklaşık 10 saat ile kullanıcıların sosyal ağlarla en çok etkileşime girdiği ülkeler oldu. Araştırmada sosyal ağlarda ziyaretçi başına ortalama 9.8 saatin harcandığı Arjantin, bu alanda liderliği elinde bulundururken, onu 9.7 saat ile Brezilya takip ediyor.

Ziyaretçilerin ortalama sayfada kalma sürelerinin paylaşıldığı tabloda Türkiye de yer alıyor. Ortalama 8.6 saat ile Güney Amerikalılar kadar olmasa da Türklerin de sosyal ağlarda bir hayli vakit geçirdiği görülüyor. Nitekim Türkiye bu ortalamayla dünyanın sosyal ağlarda en çok zaman geçirilen 5. ülkesi oluyor.
comScore’un başkan yardımcılarından Alejandro Fosk’a göre Güney Amerikalıların dünya ortalamasına göre sosyal ağlarda daha çok zaman geçirmesi şaşırtıcı bir durum değil. Zira Güney Amerika’dan sorumlu yönetici, bu coğrafyadaki insanların doğasında sosyal olma eğilimlerinin yattığını belirtiyor.
Araştırmada dikkat çeken bir diğer veri ise sosyal ağlarda en çok vakit geçirilen 10 pazarın 5′inin Güney Amerika’da bulunması. Kasım ayı verilerine göre bu bölgede yaşayan insanlar sosyal ağlarda dünya ortalamasından (ziyaretçi başına 5,2 saat) %56 (8,1 saat) daha fazla zaman harcıyorlar.
Sayfada kalma süresi bakımından her zaman iyi rakamlar tutturan Facebook, Güney Amerika’da en çok ziyaret edilen sosyal ağ konumunda yer alıyor. Bu yıl onu %305 oranında bir büyüme ile profesyonel iş ağı LinkedIn takip ediyor. Twitter ise Güney Amerikalılar tarafından en çok ziyaret edilen üçüncü sosyal olarak öne çıkıyor.

24 Aralık 2012 Pazartesi

Youtube Uygulaması Sonunda Geldi


Sonyyeni nesil taşınabilir eğlence sistemi PlayStation Vita (PS Vita) için Haziran 2012 itibariyle çeşitli ülkelerde yayınlamaya başladığı YouTube uygulamasını Türkiye'ye de sundu.

Sony, uygulama ile komediden oyunlara yönelik ipuçlarına kadar günün son trendlerini sunan YouTube videolarını, 5 inç (16:9) OLED ekranda izleme keyfi sunuyor. PS Vita kullanıcılarının PS Vita Store aracılığıyla ulaşabileceği YouTube uygulaması ile önerilen videolar, arama, özellikler, video izlerken beğenme veya beğenmeme düğmelerinin yanı sıra videolarla ilgili yorumlara da erişilebiliyor.
Ayrıca, kullanıcılar, videonun uygun olup olmadığını işaretleyebildiği gibi güvenli arama filtrelemesi de yapabiliyor. Uygulamada 720p'ye kadar olan videolar yürütülebiliyor.